Mehmet Maden doğayı izlerken
mehmet@mehmetmaden.com ana sayfa
               
HAKKIMDA ESERLERİM BANA ULAŞ YAYINCILAR SİPARİŞ HARİTA

 

Av tutkusu, kimi padişahları tahtından etmiştir. Buna rağmen hükümdarlığı süresince av yapmayan, avdan hoşlanmayan bir padişah, bir han, bir kral yeryüzünde yok gibidir. Öyle ki Cengiz Han, avcılığa “savaşın okulu” adını vermiştir ve aynı zamanda avcılığı yasa ile devlet düzenine alan ilk kişidir.
Oğuz soyunun ava meraklıları ise, Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey ile Sultan Melik Şah’tır. Öyle ki, Tuğrul Bey her ava çıkışında, 20 katır yükü yiyecek götürür, kırlarda sofralar kurdurur, emirlerine ve yöre halkına ziyafet vermekten büyük zevk alırdı. Avcılık konusundaki ilk bilimsel kitabı yazdıran kişinin Sultan Melikşah olduğu söyleniyor.
Osmanlı padişahlarının ise neredeyse tümü avcı. Sefere çıktıklarında ve dönüşlerinde günlerce, aylarca av (sürgün, koltuk sürgünü, biniş) yaparlardı. Avlanırken, gittikleri yerlerde halkla ilişki kurar, dert ve şikayet dinlerlerdi. Bu yüzden İznik, Bilecik, Bursa, İstanbul, Edirne ve Rumeli’de birçok “av sarayı” yaptırdılar.
Murad Han Bahçesi, Yanbolu Sarayı, Akpınar Av Sarayı, Demirtaş Ovası ve Kasrı, Karıştıran Av Sarayı, Toygar Tepe, Çatalca Av Sarayı gibi…

 

Avcı kuruluşlarına (Şikar halkı) saray içinde (Enderun) ve saray dışında (birun) yer verdiler. Doğancılar, Şahinciler, Atmacacılar, Sekbanlar… Alıcı kuş uçurarak avlanmak, en çok yapılan ve denenen av biçimi… Nitekim, Orhan Gazi’nin çocuklarından Süleyman Paşa, Bolayır yakınlarında bir kış günü yaban kazlarına doğan uçurmak için atını koştururken, atının tökezlemesi sonucu düşüp ölmüştür. “Avcı Sultan” unvanını alan Sultan IV. Mehmet, Çatalca yöresinde yabani kazlara kendi eliyle şahin uçurur ve şahin iki kazı birden indirir. Kazlardan biri boynundan, diğeri ise kanatlarından yara almıştır. Sultan “insafa gelip” kazlardan birini salıverir, diğerini ise sadrazamı Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa’ya gönderir. Çünkü, vurulan avın hediye gönderilmesi çok çok önemli bir olaydır. Hediye götüren elçiler, aldıkları bahşişler, altın ve akçelerle bir anda zengin olurlardı.
Padişahların özel avladıkları (şikarğah-ı selatin) çok iyi korunurdu. Halkın avlanmasına asla izin verilmezdi. Yeltenen avcılara verilen cezalar çok çok ağırdı. Hatta Avcı Sultan IV. Mehmet, İstanbul’daki yabancı elçiliklere bile avı yasaklamış, köpeklerini Bostancıbaşı’na toplattırmıştı.
Doğanla av yapmaya meraklı padişahlardan biri olan Sultan I. Ahmet, padişahlığı süresince doğanını kolundan hiç ayırmazmış… Sürgün avlarında, “av yeri”ne toplanan avlar (kurt, karaca, ceylan, geyik, tavşan, vb.) okla avlanırdı. Sürgün avları bazen öyle görkemli olurdu ki, binlerce kişi ava katılırdı. Avcı Sultan IV. Mehmet’in Filibe yakınlarında Bercova korusunda yaptığı sürgün avına 35.000 kişi katılmıştır. 7 yaşında padişah olan Avcı Sultan IV. Mehmet, 8 yaşında Kağıthane’deki (İstanbul) İmrahor Köşkü’nde ilk avcılığını yapıyor. Yani o dönemde geçerli olan “adet-i kadime”yi yerine getiriyor. 1668 yılından sonra kendini tamamen ava vererek, İstanbul’daki Ulama’nın eleştirilerinden uzak yaşamak için Edirne’ye yerleşiyor, Ayaklarındaki key hastalığı yüzünden, daha çok atla yapılan avcılığı tercih ediyor. Ne var ki bu av tutkusu, hem kendisinin hem de oğlu II. Mustafa’nın tahttan indirilmesine neden oluyor.
Nereden nereye…
Zaman nasıl da örtüyor her şeyi… Osmanlı döneminin “av cenneti” Anadolu hızla çöle ve çöplüğe döndürülüyor. Şimdinin zengin avcıları, yurt dışında avlanıyorlar artık. Keşke şimdinin devlet büyükleri, Osmanlı padişahları gibi ava düşkün olsalardı da Anadolu’nun taşını toprağını kıskanıp sahip çıksalardı…

                 
ana sayfa | hakkımda | eserlerim | aylık yorum | şiirlerim | sesimden şiir | çocuk öykülerim | fotoğraflarım
yazılarım | şair dostlarım | senaryolarım | mesaj yazın | sanat atölyesi | bermaz yöresi | hazar gölü
bakır maden | harput | kara avcılığı | bana ulaş | yayıncılar | sipariş | site haritası | başa dön

Copyright © 2007 Mehmet Maden. Tüm hakları saklıdır.