Mehmet Maden doğayı izlerken
mehmet@mehmetmaden.com ana sayfa
               
HAKKIMDA ESERLERİM BANA ULAŞ YAYINCILAR SİPARİŞ HARİTA

MEKTUPLARA DİPNOTLAR ANLA BENİ   GİDERSEN SON ELVEDAYLA
Sermin'e          
Pınar'a

-şimdiyi yaşa-
Sadece şimdiyi yaşa, canım, şimdiyi
Mevsimlik bir mektuptu son yazdığım
Biliyorsun zaman yağmurla yaktı kendini
İnan ben de bilmiyorum sonraki mevsimi?

-ilk yıldız-
Hayatın yorgun kollarında
Geçmişle yürüdük yan yana
Anılar kül hayaller kifayetsiz
İlk yıldızı aradık sabahlarda!

-Akdeniz güneşi-
Bu sabah Akdeniz’de
Sobe oynadık güneşle
Ben kazandım
Sen alkışladın!
Bir demet
Akdeniz güneşi topladım sana
Gel de al, yaklaş yanıma!

-başlangıcımsın-
Güçlü seversen
Aşk güçlüdür, sevdiğim
Ve sen şimdi
Kahvaltımdaki
Ekmeğim/çayımsın
Ve sen şimdi
Eksiksiz başlangıcımsın!

-düşün izdüşümü-
Bir düş tutmuş elimden
Bulut bulut gezdiriyor beni
Yolcu sen, yol benim
Geç kalma, sevdiğim
Bulutlar yağmura gidiyor
Gerçek bir aşk masalı bu

Senle başlayıp senle bitiyor!

-sende kaldım-
Dün gittin
Gözlerim sende kaldı
Karanlıktayım bugün
Yarın da belki...
Öbür gün dön ama
Bitsin bu zifir gece
Alnımdaki...

-yokluğun-
Nesnel olanı seviyorum, hem de çok
Gerçekliğin baştan çıkarıcı güzelliğini
Yokluğunu çağıramam, ey sevgili
Eskiyen zamana seslenir gibi!

-bilmeliyim-
Biz neden böyleyiz/bilmiyorum
Hangi fırtına savurur bizi
Hangi rüzgâr sürükler
Hangi bahar tazeler/bilmiyorum
Bilmeliyim -evet- bilmeliyim
Işığa doğru yürümeliyim!

 

Zaman ne çabuk yaşlandı
Çılgınca koştuk ardından
Tenimizin yasak kokusu
Hiç silinmedi anılardan!
Sana sesleniyorum şimdi
Hazarbaba dağından!
Duy beni
Gör beni
Anla beni
Beyaz yalnızlığıma

Sarıp sarmala beni!

Gidersen son elvedayla sen
suları çekilir o gün ırmağımın.
Kaç kuraklık yaşar kalbim, bilmiyorum
yağmurla dönmelisin, güller düşürerek içime!

Gidersen son elvedayla sen
yalnızlık fırtınayla gelir üstüme.
Kaç mevsim üşür kalbim, bilmiyorum
güneşle dönmelisin, temmuz örterek üstüme!

Gidersen son elvedayla sen
ölüm usulca dokunur ellerime.
Kaç asır gömülür kalbim, bilmiyorum
hayatla dönmelisin, ses vererek sesime!

   
ÖLÜDENİZ ÖLÜR! YAR!
   

Gün soyununca yeni bir sabaha
Orman seslere gömülünce
Akdeniz usulca uyanır.
Bin yıllar önce
Burada ölmüştür
Ölüdeniz!

İkindi zamanı Babadağı’ndan
Paraşütler düşer uçurumlara
Gökyüzünde heyecan kasırgası
Ölümle hayat
Hayalle gerçek arası...

Orman gülleri arasında
Eskimiş tabelalar
Üç dilde yolcu gözler:
Vacant Room
Zimmer Frei
Boş Oda Var

Çam kokulu bungalovlar müşteri arar
Sıcak bakışlar, ılık merhabalar
Dostluk alevini salar mavi sulara
Buluşmaları izler ayrılıklar
Hüzün nazlı bir gelin olur
Bir yaş günü kutlanır o saat
Müge Kamp’ın bahçesinde
Uykura’nın gülüşü çocuklaşır
-beştemmuzbindokuzyüzdoksanbeş-
Mum alevinde Uykura’nın yüzü
Akdeniz uyur, rüzgâr susar
Ölüdeniz de uyur
Uyumaz yasak aşklar!

Yar!
Yalnızlığın bakir tenindeyim
Gece sessiz ve uzun
Yüzüme birikiyor zaman
Gül rengi bir düşün içindeyim!

Yar!
Senin yokluğundur bu yalnızlık
Senin yokluğundur gecedeki keder
Senin yokluğundur yüzümde eskiyen zaman
Senin yokluğundur davadan ayrı düşmem
Şimdi yanımda olmalıydın, yar
Üşüyen alnıma koymalıydın ellerini
Anlatırdım sana, evet sadece sana
Yalnızlığın en eski tarihini!

Yar! Yar!
Duy artık sesimi, yar!
Durma gel, çal kapımı
Beni bu fahişe yalnızlıktan kurtar!

                sonraki>
                 
ana sayfa | hakkımda | eserlerim | aylık yorum | şiirlerim | sesimden şiir | çocuk öykülerim | yazılarım | fotoğraflarım
şair dostlarım | senaryolarım | mesaj yazın | sanat atölyesi | bermaz yöresi | hazar gölü | bakır maden
harput | kara avcılığı | bana ulaş | yayıncılar | sipariş | site haritası | başa dön

Copyright © 2007 Mehmet Maden. Tüm hakları saklıdır.